Kadın eski CIA ajanı. Erkek eski MI6 ajanı. Beraber bir servet çalıyorlar.
Yedi dalda Oscar’a aday gösterilen “Michael Clayton – Avukat”ın yönetmeni Tony Gilroy’un yeni romantik soygun filmi “Duplicity”de Oscar ödüllü Julia Roberts (Charlie Wilson’s War, Ocean’s Eleven, Closer) ile Clive Owen (Inside Man, Sin City, Closer) yeniden bir araya geldiler.
Julia Roberts ile Clive Owen ikilisi, bu filmde gizliden gizliye bir aşk ilişkisi yaşayan casus kökenli iki şirket görevlisidir. Kendilerini şirketler arası bir savaşın karşıt taraflarında bulunca, işlerinin en zor kısmının sevdiği insana ne kadar güvenebileceğine karar vermek olduğunu keşfederler.
CIA ajanı Claire Stenwick (Julia Roberts) ile MI6 ajanı Ray Koval (Clive Owen), hükümete bağlı istihbarat dünyasından ayrılarak özel sektöre geçmişlerdir. Artık birbiriyle kıyasıya rekabet halindeki iki dev şirkette çalışmaktadırlar. Bu iki şirket arasında yüksek kar elde etme amaçlı soğuk savaş hüküm sürmektedir. Peki, misyonları nedir? Patentini ilk alan şirkete servet kazandıracak yeni bir ürünün formülünü kendi çıkarları için elde etmek…
Claire ile Ray’in patronları olan endüstri devi Howard Tully (Tom Wilkinson) ile CEO Dick Garsik’in (Paul Giamatti) her ikisi de sınır tanımayan işadamlarıdır. Çıta iyice yükseldiğinde artık kimin kimle dans ettiğini hiç kimse bilemez. Claire ile Ray’in en büyük sorunu ise, birbirleriyle nasıl oynamaları gerektiğini bilememektir. Önlerine çıkan engelleri teker teker aşmaya çalışırken hazırladıkları büyük soygun planını tehlikeye atacak tek şeyin bir türlü uzak duramadıkları aşk olduğunu keşfedeceklerdir.
Sırlar ve Yalanlar
Yönetmenlik kariyerine 2007 yılında “Michael Clayton” ile başlayan ve eleştirmenlerin övgüsünü kazanan yazar / yönetmen Tony Gilroy, şirketler arenasının kirli işlerine yeniden geri dönmeye karar verdi. Ancak bu kez romantizm aracılığıyla yapacaktı. Mucize bir ürünü piyasaya rakibinden önce sürebilmek için rekabet eden iki dev şirket arasındaki kıyasıya mücadeleyi arka plan olarak kullanarak ilginç dönüşümlerle dolu bir hikaye yazdı. Bu hikayenin odak noktasında şirketler arası mücadelenin karşıt taraflarında kalmış olan iki sevgili arasındaki duygusal savaş ön plandaydı.
“Duplicity” fikrinin ortaya çıkışı, Gilroy’un endüstriyel casusluk alanındaki entrikalara ilgi duymasıyla başladı. “Bourne” serisinin senaryosunu yazarken yaptığı geniş araştırmalar esnasında istihbarat dünyasında görev yapan çok sayıda insanla tanışma fırsatı bulmuş; birçoğunun sonradan devlet görevinden ayrıldığını, artık özel sektörde çalıştığını öğrenmişti. Hemen harekete geçerek, konusu casusların dünyasında geçen ve klasik soygun filmlerinin ani değişimleriyle tuhaflıklar komedisinin unsurlarını bir araya getiren ilginç bir senaryo taslağı yazdı.
Yönetmen, yaptığı araştırmalar ve hikayesinin esin kaynağı konusunda şunları söylüyor: “Şirket hırsızlıklarıyla ilgili istatistiklere bakarsak, her yıl 50 ile 100 milyar dolar arasında hırsızlık olduğunu görürüz. Dünya üzerinde her büyük şirketin rekabetçi bir istihbarat departmanı olduğunu bilmeyen yok. Oluşturulan bu departmanlar, savunma veya saldırganlık amaçlı bilgi toplama konusunda odaklanmıştır ki, sözünü ettiğim bu durum temelde casusluğun ta kendisidir.”
Yönetmen Tony Gilroy bu noktada iki dev şirket arasında bir soğuk savaş tasarladı. Soğuk savaştaki casuslar aslında kendi işverenlerini enayi yerine koyarak aldatıyorlardı. Rakip işadamları arasında bir entrikalar ağı oluştururken bu karışımın içerisine ajanları yerleştirdi. Ajanların aşkı o kadar büyüktü ki, en az şirketler dünyasındaki entrikalar kadar üst düzeydeydi.
Gilroy’un oluşturduğu ikilinin bir tarafında eski CIA ajanı Claire Stenwick, diğer tarafında ise eski MI6 (İngiliz istihbaratı) ajanı Ray Koval yer aldı. Bu iki eski ajanın kişisel gönül ilişkilerinin görevlerini daha da karmaşık hale getirdiğini; sürekli ihanetler zinciri yüzünden hangisinin hangi tarafta durduğunu anlamanın zorlaştığını kaydeden Gilroy, “Onlar asla gerçeği söylemezler. Herkes herkesle kumar oynar, aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir” diyor.
Claire ve Ray karakterleriyle ilk tanışmamız, geçmişteki ilişkilerinin izini süren flashback’ler aracılığıyla gerçekleşir. Dubai’de 2003 yılında ilk tanışmalarından başlayarak bugüne; Manhattan’daki büyük soygun planlarına kadar geliriz.
Bu çifti hayal ederken beyninde sürekli olarak tek bir sorunun dolaştığını söyleyen Tony Gilroy, fikrin gelişimini şu sözlerle aktarıyor: “Kendime hep şu soruyu sordum: Akrepler nasıl aşk yapar? Birbirine aşık olan iki insan profesyonel birer yalancı olması halinde ne olacağını merak ettim. Aslında bu durum ikisi için de çok zordur. İkisinin ortak özelliği profesyonel yalancı olmalarıdır.”
Tanıştıkları ilk günde CIA ajanı Claire’in o zamanlar MI6 ajanı olan Ray’i gözüne kestirdiğini görürüz. Dubai konsolosluğundaki bir partide onu baştan çıkarır; ilaçla uyuttuktan sonra odasında kapsamlı bir arama yaparak Mısır Hava Savunma şifresini çalar.
Gilroy’un prodüksiyon ortağı olan yapımcı Jennifer Fox’un bu konudaki yorumu şöyle: “Claire istediğini aldıktan sonra Ray’i ortada bırakarak yok olur. Ray inanılmaz sinirlenmiştir. Kendisini tuzağa düşüren bu kadın ajana kafayı takar. Tek isteği onu bulmaktır. Roma’da yeniden karşılaşırlar. Harika bir hafta sonu geçirirler. CIA ve MI6’daki görevlerinden ayrılarak özel sektöre geçmeye ve beraber çalışmaya karar verirler. İkisinin de tek isteği çok büyük bir vurgun yapmaktır.”
Yönetmen Gilroy şunları ekliyor: “Dubai’den sonra birbirlerini uzun süre görmezler. Çok sıradışı koşullar altında yeniden bir araya gelmişlerdir. Filmin tamamında ikisinin de kararsız olduğunu görürüz. Birbirlerine gerçekten aşık olup olmadıklarından, güvenip güvenemeyeceklerinden, şirketler arasındaki şiddetli casusluk savaşının tam göbeğinde zengin olup olmayacaklarından emin değildirler.”
Gilroy ayrıca iki önemli karakter daha yarattı. Bunlar, ilaç şirketleri dünyasının dev şirketlerinden Burkett & Randle’in başkanı Howard Tully ile rakip şirket Omnikrom’un başkanı Dick Garsik karakterleriydi. İkisinin ortak özelliği, son derece hırslı ve tutkulu olmaları; birbirlerinden kıyasıya nefret etmesiydi.
Gilroy bu karakterleri şu sözlerle tanımlıyor: “Bu hikayede olup biten herşeyin çıkış noktası, Tully ile Garsik arasında var olan kan davası benzeri düşmanlıktır. Bu filmde iki ülke arasındaki soğuk savaş yoktur. Onun yerini Park Avenue’da faaliyet gösteren iki dev holding arasındaki soğuk savaş almıştır. İki taraf arasında keskin ve karmaşık bir savaş söz konusudur.”
“Duplicity”de anlatılan konunun akla yakın olmasını hedefleyen Gilroy, karakterler için belirlenen çıtanın da soğuk savaş ortamını yansıtacak kadar yüksek olması gerektiğini biliyordu. İlaç piyasasındaki şirketlerin patent yarışını tasarlaması bu yüzdendi. Rekabetin kızıştığı bir ortamda patent yarışının çok önemli olduğunun farkında olduğu için tercihini bu yönde yaptı.
Gilroy bu konudaki yaklaşımını şu sözlerle özetliyor: “Herkesin peşinde koştuğu birşeye ihtiyacımız vardı. İlaç piyasasında çıtaların çok yüksek olduğunu düşünecek olursak, yeni bir ilacın patentini ele geçirmek, finansal açıdan herşeyi değiştirecek bir kutsal kaseden farksızdı.”
Sahtekarlar – Duplicity
Yönetmen Tony Gilroy
Oyuncular Clive Owen, Julia Roberts, Tom Wilkinson, Paul Giamatti, Carrie Preston, Ulrich Thomsen, Thomas McCarthy
Senaryo Tony Gilroy
Yapımcılar Laura Bickford, Jennifer Fox, Kerry Orent
Prodüksiyon Tasarımı Kevin Thompson
Görüntü Yönetmeni Robert Elswit
Kurgu John Gilroy
Kostüm Tasarımı Albert Wolsky
Set Dekorasyonu George DeTitta Jr.
Sanat Yönetimi Steve Carter
Özgün Müzik James Newton Howard
Yapımcı Stüdyo Universal Pictures
Türkiye Dağıtımı UIP Filmcilik
Gösterim Tarihi 20 Mart 2009
İzleyici ve Box Office: 100.509 izleyici – 955.828 TL
Hits: 16